8 Haziran 2009 Pazartesi

DUVAR YAPIŞKANLARI




Duvar yapışkanları son yıllarda çok revaçta olmaya başladı. Bende kiraya vermek istediğim evime geliceklere değişik olsun diye resimdeki çiçek şeklini giriş duvara uyguladım. Uygulaması oldukça kolay şeklin örnek resmine göre birleştiriyorsunuz. Zaten her bir parça numaralanmış biçimde oluyor. Fiyat olarakta duvar kağıdına göre oldukça ekonomik. Carrefour ve bauhause'larda kolaylıkla bulabilirsiniz. Evimizde ayrıca bizim mutfak için ikeadan aldığımız uyguladığımız çiçeklerimizde var onlarda farklı bir renk kattı evimize kırmızı mutfağımızlada çok uyumlu oldu. Her ikisinide tavsiye ederim.

BÜYÜK ADA BÜYÜK TUR...











Yaklaşık 2 hafta önce 8 kişilik bir grup olarak adaya gitmeye karar verdik. Öncesinde kabataş iskelesinde buluşmaya karar verdik. Eşimin aman geç kalmayalım şeklindeki önerisinden sonra buluşma saatinden 1 saat önce sabahın 7 sinden kalmak suretiyle yerimizi aldık. Arkadaşlarımız daha sıcak yataklarında yatarken biz çayımız yudumlamaya başlamıştık. Büyük adayı herzaman sevmişimdir. Her gidişimde başka bir güzelliğini görmek beni heyecanlandırmıştır. Özellikle bir zamanlar sevdiğim dizi olan hatırla sevgili dizisini izlerken o eski tarihi dokusu muhteşem görünen evlerinden etkilenmemek mümkün değildi. Arkadaşlarımızla buluşup vapura doğru yol aldık. Yanlız hayatım boyunca böyle bir kalabalığı vapura doğru koşarken görmemiştim. Vapura zar zor kendimizi attığımızda artık üfül üfül eşen bir yer bulmanın ne kadar zor olduğunu hatta oturucak bir yer dahi kalmadığını görünce yolculuk biraz gözümüzde büyümedi değil. Bu arada bizim kadar erken çıkmaya arkadaşlarımızın vapura yetişemediğini düşünüyordukki kalabalıktan dolayı vapurumuz vaktinden önce kalkmıştı. Adaya varana kadar oturacak bir yerler edinmeyi başardık. Ilk önce kınalı, burgaz ada gibi adalara uğrayarak yolumuza devam ettik. Diğer adalarıda bir gün görmek umudundayım. Büyük adaya vardığımızda sanki egede bir tatil kasabasına gelmiş edasındaydık. Hemencik simitlerimizi alıp sahildeki çay bahçesinde oturup kahvaltımızı yapmaya başladık. Sonrasında toparlanıp bisikletlerimizi kiralama işine giriştik. Aslında bisiklet binmeyi çok seven benim için yıllarıdır üzerimde olan hamlıktan dolayı dengemi saglıyacak düzgün bir bisiklet bulmak oldukça zor oldu. Eşimde bu arada söylenmeye başladı napalım onun kadar atletik bir insan değilim onu tanıyanlar ne kadar atletik olduğunu bilir:)
Ayayorgiye doğru yol almaya başladık tabiki sıcaktan dolayı çantalarımıza koyduğumuz su şişelerimiz ile birlikte. Yol boyunca arkamızdan önümüzden gelen faytonlardan tepeye varmak biraz zor geldi. Birde nerde o eski günler dedirten hamlıkta olmasaydı ...
Ayayorgiye gelmişken tepeye çıkmak olmaz dedik oraya vardığımızdaki hepimizin daha doğrusu çoğumuzun yorgunluğu hat safadaydı. Aşağıda bisiklet bırakıcak bir yer olmamasından ayrıcada hiç birimizin akıl edipte anahtar almamasından dolayı ellerimzide bisiklet ayayorgiye doğru tırmandık. O yol hiç bu kadar uzun gelmemişti. Kan ter içinde vardığımızda yeri öpmeme ramak kalmıştı. Tepedeki çay bahçesinde dinlenip soğuk içeceklerimizi yudumlamak en güzeliydi. Bir süre dinlenip resim çektikten sonra aşağı doğru dönmeye başladık. Canı kıymetli ben bisiklete binip yuvarlanmaktan korktuğumdan yavaş yavaş indim.
Arkadaşlarımızı büyük tur yapma fikrini getirdi hepimizide kabul ettik. Sıcakta olmasa ne güzel olurmuş. Daha önce adanın arkasını görmemiştim. Gerçekten doyumsuz bir manzarayla karşılaştık. Dönüş yolunda benim düşmemden korkan grup başka bir arkadaşımızı telef ettik :( Neyseki ufak morluklar ve çiziklerle atlatı. Meydana vardığımızda artık açlıktan gözümüz dönmüş olarak bir yere oturduk. Güzel bir balık olan hamsi ve içecek siparişinden sonra herkesin yüzünde mutlu bir ifade ile adanın meşhur dondurmasındanda yedik. Dönüş için arkadaşlarımızdan ayrılıp biz bir hasta ziyareti yapmak üzere ufak teknelerden biriyle kartala gittik. Dönüşümüz çok daha rahat oldu. Başka bir büyük tur yaparmıyız bilmiyorum :) O günden bize hatıra amele yanıklarımız oldu sanırım ...

KIRAZI DALINDAN YEMEK







Önceki haftasonu herkesi çocukluğuna götürecek bir gün geçirdim. Kocaman bir kiraz bahçesi kim içinde olmak istemezki. Özellikle hayatım boyunca hiç kirazı dalından koparıp yememiş biri olarak inanılmaz mutlu oldum. İznik tarafında eşimin ailesinin bahçesine gittik. Yolculuk zaten inanılmaz rahat geçti. Yalovaya kadar feribot olması yolculuğu baya rahatlatıyor. İznikte ilk defa gördüğüm bir yer olduğundan etrafa heyecanlı gözlelerle baka kaldım. Ayrıca bahçede elma, ayva ve muşmula ağaçlarıda vardı. Oraya bakanlar taze fasulyede ekmişler onların daha büyümesine bir - iki ay var dediler. İznikin içinde fotograf çekmeye fırsatım olmadı. Şöyle özetleyebilirim her tarafı surlarla çevrili şirin bir kasaba denizide güzel gözüküyordu. Sahil kenarı ve küçük bir meydanı vardı. Çinileriylede ünlü olan bu yerden ben bişey alamadım eşim eve fazladan ne alsam bana ters ters bakıyor çünki :) Hepimizin karnı açıktığından soluğu yalovadaki balıkçıda aldık. Sahilde bulunan balıkçılardan birine girdik. Bundan önceki yazda bir arkadaşımızın düğünü için gelmiş burada yine balık yemiştik. Lezzeti damağımızda olduğundan yine baya bir çeşit balık denedik. Özellikle çirkin bir balık cinsinden (isportin sanırım) kavurma yapıyorlar parmaklarınızı yiyebilirsiniz. Kalkan balığında gözümüz kalsada fiyatından dolayı mezgit yağda mısır unlu süper lezzetliydi. Ayrıca deniz çuprası ızgarada oda çok güzeldi. Kalamar, salata, karides kavurma ve tatlı olarakta helva yedik. Hepsi süperdi yolunuz düşerse mutlaka uğrayın.

21 Nisan 2009 Salı

Boleyn kızı...

Son zamanlarda izleyipte en etkilendiğim film. Entirikalarıyla ozamanın durumlarını yansıtmalarıyla hemde gerçek bir hikayenin içinde olmanın heyecanıyla ciddi anlamda tavsiye edeceğim bir film olmuş.Konusu alıntı...
İskoçya’nın Son Kralı’nın senaryo yazarı Peter Morgan tarafından kaleme alınan Boleyn Kızı, ihtişamlı bir entrika, şehvet, iktidar oyunları, aşk ve ihanet hikâyesi. Film aynı zamanda, ailelerinin kör hırsı yüzünden yakışıklı ve tutkulu kral 8. Henry’nin aşkı için rekabet eden iki güzel kız kardeşin, Anne ve Mary Boleyn’in hikâyesini anlatıyor. Her iki kadın da kralın yatağını paylaşacaklardır, fakat yalnızca biri, kısa ve fırtınalı bir saltanat için tahta çıkacaktır; bu saltanat da celladın kılıcıyla trajik bir biçimde son bulacaktır.

falimda ask cikti




27 Ocak 2009 Salı

lost 5.sezon geldi müjdemi isterim...

Merhaba Arkadaşlar,Sizde benim gibi lost dizisinin hastası iseniz ve cd bu indir derdiyle uğraşmak istemiyorsanız.İşte size müjde aşağıdaki site tam size göre.Yanlız bu sefer işler baya baya karışıyor haydi meraklılarına duyrulur.http://www.diziport.com/Lost_5_sezon-izle/1_bolum/

14 Ocak 2009 Çarşamba

Eğitim şart...

http://www.gorselegitim.org/Adresini sizlerde paylaşmak istedim.İnternet sitesi yapmak isteyenlere bazı bilgisayar kodlama dillerini ürünlerini öğrenmek isteyenler mutlaka baksın.Eşimde frontpage öğrenip kendine internet sitesi yapmak istiyor işte ozaman karşıma çıktı.